Storytel'in öğrenciler için başlattığı %50 indirimden faydalanmak için: https://www.storytel.com/tr/tr/ogrenc... 10000 saat kuralının ayrıntılarını sesli kitap olarak dinleyebilirsiniz: https://story.tel/outliers (Sponsor) - Başarılı insanlar neden ve nasıl başarılı olurlar? Her gün adını duyduğumuz o iş insanları, girişimciler, sporcular, sanatçılar, yazarlar bu başarısını neye borçlu? Yüksek bir zekaya, IQ’mı? Doğuştan yetenekli olmaya mı? Doğuştan gelen yetenek ya da zeka elbette önemli ama sandığımız kadar değil. Ortalama bir insanın IQ’sü 100’dür. Einstein’ın IQ’sü 150 idi. Şimdi size bahsedeceğim kişinin IQ’sü bazı standartlara göre ölçülemeyecek kadar yüksek bazılarına göreyse 195. Ama onun adını muhtemelen hiç duymadınız. Çünkü bırakın Einstein gibi bir bilim insanı olmayı Christopher Langan adındaki bu çok zeki insan hayatı boyunca kayda değer hiçbir başarıya ulaşamamış. Demek ki tek başına doğuştan getirilen zeka yeterli değil. Peki ya yetenek? Bunu anlayabilmek için size biraz müzik dinleteceğim. Bu piyano parçasının müzikologlar ve klasik müzik eleştirmenleri tarafından pek olağanüstü bulunduğu söylenemez. Olgun bestecilerin standartlarına göre çok da iyi sayılmaz. Eğer bu parçanın bestecisi kariyerinin başlarında buna benzer besteleri yapıp bıraksaydı adını bile duymazdık herhalde. Ama o bırakmamış. Besteyi yaptıktan sonra bıkmadan usanmadan çalışmaya devam etmiş ve bu şekilde geçen çeyrek asırlık bir temponun ardından şu parçayı bestelemiş. Bunu duymayan, bilmeyen yoktur herhalde. Almanca orijinalinden çevirirsek "küçük bir gece müziği" anlamına gelen bu parçanın bestecisi Mozart. Niye bu örneği veriyorum? Mozart aslında yeteneksiz biriydi demek için mi? Kesinlikle hayır. İlk dinlettiğim parçası müzikologlar tarafından beğenilmemiş olabilir ama onu bestelediğinde sadece 5 yaşındaydı. Tarihçilere göre çocuk yaşlarında yaptığı bestelerin büyük çoğunluğu babası tarafından yazıldı veya düzeltildi. Piyano ve orkestra için yazdığı ilk yedi konçerto, büyük oranda o dönemdeki diğer bestecilerin yapıtlarının varyasyonları ya da aranjmanlarıydı. Tamamen kendi başına ve özgün olarak yazdığı ilk eseri, bugün artık bir başyapıt olarak kabul edilen No.9 K. 271. Bu parçayı yazdığı yaşlarda zaten 10 yıldır konçerto besteliyordu. Yani tek başına yetenek yeterli değil. Etrafınızda bunu destekleyecek ve sizi teşvik edecek birilerinin olması gerekiyor. Bu da yeterli değil. Sizin de belli bir süre boyunca hazırlık, pratik yapmanız; çalışmanız gerekiyor. Belli bir süre derken tam olarak ne kadarlık bir çalışmadan söz ediyoruz? Bununla ilgili yapılmış pek çok araştırma var ama ben içlerinden yine müzikle ilgili olan bir tanesini seçtim. Aslında her konudaki başarıdan söz ediyoruz ama yine aynı temayla ilerleyelim. Bir müzik akademisinde yapılmış bu araştırma. Okuldaki keman öğrencileri kendi profesörleri tarafından 3 gruba ayrılmış. Birinci grupta yıldızlar var. Dünya klasmanında solo kemancı olma potansiyeline sahip öğrenciler. İkinci grup sadece iyi olduklarına karar verilenler. Üçüncü gruptaysa profesyonel olarak keman çalması beklenmeyen, ama milli eğitim sistemi içinde müzik öğretmeni olmaya niyetli öğrenciler yer alıyor. Üç farklı başarı seviyesi öyle değil mi? Bunlar farklı yeteneklerde öğrenciler mi? Hayır. Çünkü bu okula girmek için zaten belli bir yetenek sınavından geçtiler. Peki bunlar farklı yaşlarda müziğe başladıkları için mi bazıları diğerlerinden daha başarılı? Yine hayır. Çünkü hepsi de Mozart gibi müziğe 5 yaşında başlamış. İyi de fark nerede oluşuyor? İşte bunu araştıran uzmanlar şunu bulmuşlar. Öğrencilerin hepsi de ilk birkaç yıl kabaca aynı oranda, haftada iki üç saat kadar pratik yapmış. 8 yaşına geldiklerinde bazıları bu pratik saatlerini aynen sürdürürken bazıları arttırmaya başlamış. En iyi gruptakiler 9 yaşında haftada 6 saat, 12 yaşında haftada 8 saat, 14 yaşında haftada 16 saat ve 20 yaşında da haftada 30 saatten fazla pratik yapıyorlarmış. Bakın okul aynı okul. Teşvik ve destek var mı? Kesinlikle. Ama herkese aynı öğretmenler bu desteği veriyor. Farkı yaratanlar daha iyisini başarmak niyetiyle kemanlarını bilerek, isteyerek daha fazla çalanlar oluyor. Peki ne kadar daha fazla? Yapılan araştırma göstermiş ki okulun en iyilerinin bulunduğu gruptakiler 20 yaşına kadar toplam 10000 saatlik pratik yapmışlar. Sadece iyi olanlar 8000 saat ve geleceğin müzik öğretmenleri ise 4000 saat pratik yapmış. Araştırmayı yapan Ericsson ve arkadaşları sadece kemancıları değil amatör piyanistlerle profesyonel piyanistleri karşılaştırınca da ortaya aynı model çıkmış. Bu araştırma gösteriyor ki herhangi bir öğrenci iyi bir müzik okuluna girecek kadar yetenekliyse onu diğerlerinden ayıran en önemli şey ne kadar süre boyunca enstrümanıyla çalıştığı oluyor. Hangi alanda olursa olsun uzmanlığa ulaşmak için o konuyla belli bir süre vakit geçirmek, haşır neşir olmak gerekiyor ve bu belli süre de 10.000 saat. Bu pek çok örnekte ve araştırmada tekrar tekrar karşımıza çıkan sihirli bir sayı gibi.
Storytel'in öğrenciler için başlattığı %50 indirimden faydalanmak için: https://www.storytel.com/tr/tr/ogrenc... 10000 saat kuralının ayrıntılarını sesli kitap olarak dinleyebilirsiniz: https://story.tel/outliers (Sponsor) - Başarılı insanlar neden ve nasıl başarılı olurlar? Her gün adını duyduğumuz o iş insanları, girişimciler, sporcular, sanatçılar, yazarlar bu başarısını neye borçlu? Yüksek bir zekaya, IQ’mı? Doğuştan yetenekli olmaya mı? Doğuştan gelen yetenek ya da zeka elbette önemli ama sandığımız kadar değil. Ortalama bir insanın IQ’sü 100’dür. Einstein’ın IQ’sü 150 idi. Şimdi size bahsedeceğim kişinin IQ’sü bazı standartlara göre ölçülemeyecek kadar yüksek bazılarına göreyse 195. Ama onun adını muhtemelen hiç duymadınız. Çünkü bırakın Einstein gibi bir bilim insanı olmayı Christopher Langan adındaki bu çok zeki insan hayatı boyunca kayda değer hiçbir başarıya ulaşamamış. Demek ki tek başına doğuştan getirilen zeka yeterli değil. Peki ya yetenek? Bunu anlayabilmek için size biraz müzik dinleteceğim. Bu piyano parçasının müzikologlar ve klasik müzik eleştirmenleri tarafından pek olağanüstü bulunduğu söylenemez. Olgun bestecilerin standartlarına göre çok da iyi sayılmaz. Eğer bu parçanın bestecisi kariyerinin başlarında buna benzer besteleri yapıp bıraksaydı adını bile duymazdık herhalde. Ama o bırakmamış. Besteyi yaptıktan sonra bıkmadan usanmadan çalışmaya devam etmiş ve bu şekilde geçen çeyrek asırlık bir temponun ardından şu parçayı bestelemiş. Bunu duymayan, bilmeyen yoktur herhalde. Almanca orijinalinden çevirirsek "küçük bir gece müziği" anlamına gelen bu parçanın bestecisi Mozart. Niye bu örneği veriyorum? Mozart aslında yeteneksiz biriydi demek için mi? Kesinlikle hayır. İlk dinlettiğim parçası müzikologlar tarafından beğenilmemiş olabilir ama onu bestelediğinde sadece 5 yaşındaydı. Tarihçilere göre çocuk yaşlarında yaptığı bestelerin büyük çoğunluğu babası tarafından yazıldı veya düzeltildi. Piyano ve orkestra için yazdığı ilk yedi konçerto, büyük oranda o dönemdeki diğer bestecilerin yapıtlarının varyasyonları ya da aranjmanlarıydı. Tamamen kendi başına ve özgün olarak yazdığı ilk eseri, bugün artık bir başyapıt olarak kabul edilen No.9 K. 271. Bu parçayı yazdığı yaşlarda zaten 10 yıldır konçerto besteliyordu. Yani tek başına yetenek yeterli değil. Etrafınızda bunu destekleyecek ve sizi teşvik edecek birilerinin olması gerekiyor. Bu da yeterli değil. Sizin de belli bir süre boyunca hazırlık, pratik yapmanız; çalışmanız gerekiyor. Belli bir süre derken tam olarak ne kadarlık bir çalışmadan söz ediyoruz? Bununla ilgili yapılmış pek çok araştırma var ama ben içlerinden yine müzikle ilgili olan bir tanesini seçtim. Aslında her konudaki başarıdan söz ediyoruz ama yine aynı temayla ilerleyelim. Bir müzik akademisinde yapılmış bu araştırma. Okuldaki keman öğrencileri kendi profesörleri tarafından 3 gruba ayrılmış. Birinci grupta yıldızlar var. Dünya klasmanında solo kemancı olma potansiyeline sahip öğrenciler. İkinci grup sadece iyi olduklarına karar verilenler. Üçüncü gruptaysa profesyonel olarak keman çalması beklenmeyen, ama milli eğitim sistemi içinde müzik öğretmeni olmaya niyetli öğrenciler yer alıyor. Üç farklı başarı seviyesi öyle değil mi? Bunlar farklı yeteneklerde öğrenciler mi? Hayır. Çünkü bu okula girmek için zaten belli bir yetenek sınavından geçtiler. Peki bunlar farklı yaşlarda müziğe başladıkları için mi bazıları diğerlerinden daha başarılı? Yine hayır. Çünkü hepsi de Mozart gibi müziğe 5 yaşında başlamış. İyi de fark nerede oluşuyor? İşte bunu araştıran uzmanlar şunu bulmuşlar. Öğrencilerin hepsi de ilk birkaç yıl kabaca aynı oranda, haftada iki üç saat kadar pratik yapmış. 8 yaşına geldiklerinde bazıları bu pratik saatlerini aynen sürdürürken bazıları arttırmaya başlamış. En iyi gruptakiler 9 yaşında haftada 6 saat, 12 yaşında haftada 8 saat, 14 yaşında haftada 16 saat ve 20 yaşında da haftada 30 saatten fazla pratik yapıyorlarmış. Bakın okul aynı okul. Teşvik ve destek var mı? Kesinlikle. Ama herkese aynı öğretmenler bu desteği veriyor. Farkı yaratanlar daha iyisini başarmak niyetiyle kemanlarını bilerek, isteyerek daha fazla çalanlar oluyor. Peki ne kadar daha fazla? Yapılan araştırma göstermiş ki okulun en iyilerinin bulunduğu gruptakiler 20 yaşına kadar toplam 10000 saatlik pratik yapmışlar. Sadece iyi olanlar 8000 saat ve geleceğin müzik öğretmenleri ise 4000 saat pratik yapmış. Araştırmayı yapan Ericsson ve arkadaşları sadece kemancıları değil amatör piyanistlerle profesyonel piyanistleri karşılaştırınca da ortaya aynı model çıkmış. Bu araştırma gösteriyor ki herhangi bir öğrenci iyi bir müzik okuluna girecek kadar yetenekliyse onu diğerlerinden ayıran en önemli şey ne kadar süre boyunca enstrümanıyla çalıştığı oluyor. Hangi alanda olursa olsun uzmanlığa ulaşmak için o konuyla belli bir süre vakit geçirmek, haşır neşir olmak gerekiyor ve bu belli süre de 10.000 saat. Bu pek çok örnekte ve araştırmada tekrar tekrar karşımıza çıkan sihirli bir sayı gibi.