Türküler bestelenir (yakılır) fakat her zaman halkın huzuruna çıkmaz, düşmez, ünlenmez. Türkü ne kadar iyi olursa olsun, tanınması, ünlenmesi için vaktini saatini bekler. Yıllarca bir köşede duran, kimsenin ilgilenmediği bir türkü, bir kişinin seslendirmesi ile halkın sevgisini kazanır, dillerden düşmez, adeta halkın gönlünde taht kurar. Örneğin 1940’lı yıllarda Mukim Tahir’in taş plaka okuduğu “Ayağında Kundura” türküsü bir köşede kalmış, unutulmuş bir türkü iken, yaklaşık 35 sene sonra, İbrahim Tatlıses’in 1975 yıllında plaka okumasıyla hem türkü halkın diline düştü, ünlendi, hem de okuyan İbrahim Tatlıses ünlendi. Pek çok türküde bu durumu görmekteyiz. Bu yazımızda bahsedeceğimiz “Nemrud’un Kızı” türküsü de aynen bunun gibi oldu. Arif Çelik, 1982 yılında bestelediği türküyü çeşitli müzik ortamlarında seslendirdi. Biz de pek çok sıra gecemizde değerli dostumuz Arif Çelik’in sesinden diğer besteleri ile birlikte bu türküyü dinledik. Müzik meclislerinde, kasetlerde okunsa da türkünün yurt çapında ünlenmesi için demek ki vakti-saatinin dolması gerekiyordu. Aradan yaklaşık 22 sene geçtikten sonra 2004 yılında Ses sanatçısı Mahsun Kırımızıgül, Merhum Kazancı Bedih ile düet yapınca “Nemrud’un Kızı” türküsü çok sevildi, geniş halk kitlesine ulaştı ve beste herkes tarafından bilinir oldu.
“Nemrud’un Kızı” türküsünün söz ve müziğini yazan Arif Çelik’ten dostları ısrarla, Türkünün hikâyesini yazmasını ister. Arif Çelikde “Bu naçiz bestemin, varsa hikâyesini yazmamı istedi/istiyor bu aralar, bazı dostlarımız. Bir hikâyesi yok doğrusu.” Diyor ve şöyle devam ediyor “Hikâyesi yok, ancak isminin (Nemrud’un Kızı) şöyle bir hikâyesi var“ diyerek Türkü’de geçen “Nemrud’un Kızı” sözünün nasıl doğduğunu güzel bir şekilde anlatıyor.
Bir yaz günü Urfa’da hayatlı (avlulu) bir evde bir mahalli sanatçıya bant doldurma (günümüzde albüm yapma) sırasında geçen sahneleri naklediyor. O gün hava çok sıcak, herkes terden sırılsıklam, kendisi müzik yönetmeni. Sanatçı, okuduğu “Dağlar seni delik delik delerim” Türküsünün bir bölümünde takılmış O bölüme gelince sözleri sürekli unutuyor. Bu nedenle eser defalarca tekrar ediliyor. Tam da o kısmı sağlam okuyup geçtikleri sırada, ev sahibi, aynı zamanda kaydı yapan yapımcı ve Tonmaister’in Annesi’nin – Heyattan (avlu)- “çay hazır” sesi, bant kaydına giriyor. Bu kez bu nedenle kayıt bozulmuş oluyor. Yapımcı kayıt yapılan odadan heyada (avlu) açılan kapıyı açtığında, Annesi’ni elinde çay tepsisiyle buluyor ve buna sinirleniyor. Çay getiren annesine –şimdi sırası mıydı gibilerinden- çıkışıyor. Çay tepsisini oğluna veren teyze giderken “Çay getırmîseen kabahat, Getırîseen, suç! Nemrıdoğlı Nemrıd” diye söylenerek oğluna kızgınlığını ifade ediyor.
Arif Çelik, yıllar sonra bestelediği türküde “Zalimin kızı, Gâvurun kızı” yerine, Urfalı bir gencin sitem ettiği sevgilisine içini ancak öyle rahatlatacağını düşünerek, “Nemrud’un kızı” sözlerini kullandığını nakletmektedir.
SÖZ VE MÜZİK;ARİF ÇELİK
NEMRUDUN KIZI Türküsünü ilk kez kendi Bestekarı Arif Çelik'ten dinleme şansını yakalayın...
0